8 Mart 2013 Cuma

GREENPARK OPERASYONU !

Kendini bir anda anılar silsilesinin içinde buldu...gayri ihtiyari ağzından dökülen cümleleri bir mırıltı halinde kendi kulakları da işitmeye başlamıştı,”Hey gidi büyük Beykoz hey...” Kendini bildik bileli futbol ile yatıp futbol ile kalkar bir hali vardı. Ancak son yıllarda neden nefret eder hale gelmişti doğrusu kendisi de anlamlandıramıyor idi.
Paşabahçe Semtindeki Yalıda geçen çocukluğunun en renkli anlarının ardından taşındıkları Şahinkaya Mahallesinde daha sonra futbol sevdasının Beykozspor aşkının hakim olduğunu görecekti. Taş Ocakları mevkiinde yaptıkları maçlar ne de heyecan ve çekişmeye sahne olurdu. Ara sıra da diğer yani aşağı mahalle gençlerinin şimdilerde Meslek Lisesi olan düzlükte yaptıkları maçlar aklına geldi. Kısacası futbolla yatıp futbolla kalkan bir gençlik günleri. Televizyonlarda tek kanal hakimdi daha, hatta TRT’nin bir başka kanal daha kuracağını duduğunda
- Yani 1.Kanalda beğenmediği birşey varsa Delta Marka televizyonun tuşlarına basıp 2.kanalı mı açacağız şimdi? İnşallah orada daha çok kovboy filmleri, Polisiye diziler olur..

Ağzından çık...çık...çık...seslerinin çıktığını fark etti ardından da ekledi-Nereden nereye?. Neyse dedi yine kafam ve anılar karıştı, oysa Beykozspor anıları gelmişti aklına. Hafızasını zorlamaya başladı, ilk Beykozspor maçına ne zaman gitmişti acaba? Bugün yine hafızası onla inatlaşmakta idi ki bir türlü anımsayamadı. Acaba yıllardır tuttukları geniş arşivine bir göz atsa aklına gelebilir miydi ki?

Sonrasında nedense Rahmetli  Ulvi Gözümoğlu geldi ve yerleşti o günkü anılarının içerisine. Beykozspor’un en zor zamanlarında bitiveren, o, -r-leri söyleyemeyen tatlı dili ile kaçamazdı taleplerden ve cevaplardı ;

-Tamam ancak bu kez son oysun!!!

Ulvi Gözümoğlu ne zamn aklına gelse ve de bir ortamda konus edinse o Dorukkaya Greenpark Otelindeki sezon öncesi kampı aklına gelirdi. Bir kez daha ağzından çıkıverdi-Hey gidi günler hey!-cümlesi.

O sezon lig başlamadan kampın yapılacağı adres Dorukkaya Greenpark olmuştu. İşyerinden yıllık izne ayrılacağı günlere denk gelmişti. Kampa için verilen sayıya dahil değildi oysa. Neyse kafiledeki herkes otele gelip odalarına çekilince kendine de bir bulma telaşı yaşamıştı. Dedik ya listeye son anda dahil olduğundan ismi konaklayanların listesinde bulunmuyordu. Yer de bulmak zordu o andan sonra, neyse ki malzemecilerin odasındaki masaj masası üzerine alelacele buldukları bir süngerli yatağı yerleştirerek çözmüşlerdi olayı.

Timuçin Çuğ Hocanın Teknik Direktörlüğe geldiği kadroda kimler yoktu ki ! Bulgaristan’daki Jivkov yönetimi zukmünden kaçıp yeni meskeni Beykoz’a gelen ve Beykozspor takımında forma giyen ve ardından Sarıyer ve Fenerbahçe maceraları yaşayıp ünlenen Türk Futbolcu Mecnun Çolak, Fenerbahçe ve Eskişehirspor’daki golcülüğü ile tanınan Zafer Tüzün, Beşliktaş Takımının efsane kalecilerinden Zafer Öğer ve daha birçok dönemin kalburüstü futbolcuları...

Kamp neşe içinde başlamış 30 kişilik futbolcu ordusu sabah-akşam günde çift idman ile sezon hazırlıklarını başlatmıştı. Gel zaman git zaman günlük gelen masraf listesini inceleyip imzalayan Rahmetli Ulvi Gözümoğlu’nun dikkatinden kaçmayan kabarık iki harcama vardı ki su ve soda idi bunlar.

-Oymaz yahu bu kayayda olmaz!

Diye söylenip hayıflanır iken kendini takip eden misafir sanatçı konumundaki genç adamın aklı da çoktandır bir vurdumduymazlığa takılıp kaldığından aynı konuda birleştiklerini gördü.

-Abi ben sana birşey diyeceğim?

-Buyuy de bakim

-Görmekteyim ki sen de su giderlerine kafayı takmışsın. Abi ben biliyorsun yemekten en son kalkan isimlerden biriyim, futbocuların içmek için talep ettikleri ve gelen pet şişeden bir yudum çekip bırakmaları gücüme gitmekte.

-Ne yapalım ki bunu sen diyorsun, bunca yıl üst düzey takımlarda oynamış futbolculara suda tasarruf et dersek gülerler adama.

-Abi diyeceğim o ki , hani idmanlarda kullanılan su mataraları var ya, ben her yemeğin ardından masada kalan suları bunlara boşaltsam az da olsa bir tasarruf etmiş olmayız mı?

-Eyvallah güzel kardeşim sende bu duyarlılık varken bir kez daha anladım Beykozspor sevdanın samimiyetinden

O andan sonra ilk yenilen öğle yemeğinin ardından yeni görevine başlayan genç adam, masa masa dolaşıp yarısı ya da tamımına yakınmı dolu olan 1,5 litrelik pet şişelerini toplamaya başlar. Garsonlar şaşkınlıkla kendisini izlemektedir. Hatta birisi gelip yanına

-Kardeş sen bunları neden topluyorsun ki?

-İdman mataralarına dolduracağım da!!!

Bu görüntüyü uzaktan muzip bir gülüş ile takip eden Gözümoğlu, başarılı operasyonun ilk denemesinin ardından genç adamın yanına gelip teşekkür eder.

Akşam üzeri gelen günlük imzalanması gerken masraf listelerinde su tüketimi bedelindeki düşüş mutlu eder yılların muhasebecisini. Hem masada yarım bırakılan suyun parası ziyan olmamış hem de idman mataraları için yeni suların satın alınmasında belli bir düşüş olmuştu. Peki ya su kadar tüketiken bir kalem daha vardır ki o da sodadır.

Genç adam yıllardır tanıdığı Gözümoğlu’nu bir kez daha düşünceli görür...

-Hayrola abi yine daldın gittin, yoksa fazlaca değişen birşey olmadı mı?

-Yok ya Allah razı olsun senden 20 günlük kamp süresi düşünüldüğünde yani yaptığın işin toplam verileri, masraf listesinden düşüldüğünde ortaya çıkacak yaptığın bu hizmetin anlamı. Yalnız su işinde tasarruf sağladık da şu soda meselesi de kafama takılmıyor değil. Futbolcu milleti için olmazsa olmazlar haline geldi şu melet...bayağı da masrafı çoğalmakta. Anlamıyorum ki soda banyosu mu yapıyor bunlar? Zaten dışarıda 2 kuruşluk şey bu lüks otelde 10 kuruş bir de gereksiz israf olunca hesaba etki etmiyor değil.

-Ulvi abi bak ne diyeceğim, hani diyorum çarşıya bir iniversek, Gerede’de bir toptancı bulsuk ...oradan toptan alsak ve akşamları dağıtsak futbolculara sodaları!

-İyi de adamlar zaten şu yaptığın su olayına bile gıcık olmuşken  bu işe isyan etmez mi? Haydi sodaları alıp getirdik –Yahu sizin günde 100 şişe soda tüketimi neden durdu? Soda içimini mi yasakladınız derlerse, hatta dağıtırken yakalarlarsa rezil olmaz mıyız? Burda o kadar anlı şanlı takımlar kamp yapmakta adımız çıkmaz mı?

-Abi bak cevabını kendin verdin! Hocamız soda tüketimini yasakladı dersin geçersin!

-Peki ya bu işi bir düşünelim, öğleden sonra Gerede Sahasında maçımız var ya biz bir-iki saat önce çıkıp bir dolaşalım toptancıları.

-Tamamdır abi!

O gün Beykozspor’un emaktar yöneticilerinden muhasebe üstadlarından ! Ulvi Gözümoğlu ile genç adam çıkacakları operasyon için ! yola koyulurlar. Bir iki yere sorduktan sonra toptancının kapısındalardır. Eee adam kılı kırk yaran yılların muhasebecisi ya toptancıda kıran kırana bir pazarlığın ardından fiyatta anlaşılır. Ancak bu kez de kilometrelerce mesafedeki otele siparişler nasıl gelecektir? Haydi bu çözülse otel yönetimine çaktırmadan nasıl da içeri alınabilecektir.

Genç adam ile aynı anda gözleri dışarıdaki araca takılır. Her ikisinin de kafasından acaba ihtiyar araca ne kadar soda paketi sığar diye geçmektedir. Ulvi Bey toptancıya döner ve seslenir...

-Ustam sen 100 paketi bu aşşam alacak şekilde hazırla!

Devam eden günün akşam saatlerinde büyük operasyon için düğmeye basılır. Genç adam ve Ulvi Bey aracını toptancının depo kapısına yanaştırı. Her yükledikleri paketin ardından yaşlı aracın tekerleri biraz daha yapışır asfalta. İlk plan başarı ile uygulanmış araç ağır ağır almaktadır Dorukkaya Greenpark Otelinin yolunu. Pek de aceleleri yoktur nasılsa. Akşam karanlığınında devamı gelecektir operasyonun.

Akşam üzeri otelin en dış noktasındaki odanın balkonundan içeri süzülen genç adam camla kaplı balkon kapısını tıklatır. Malezmeci Sefa Tarıcan, Masör ve bir iki genç futbolcu kendilerini hazır beklemekte idir. 100 paket soda ki her bir pakette 6 tane olduğu hesap edilirse 600 şişe edecektir malzemecilerin odasının yatak altlarına, dolaplara ve görülmeyecek üstü örtülebilecek yerlere yerleştirilir. Daha sonra kaptan Kaleci Zafer Öğer çağırılarak durum izah edilir, soda ihtiyacı hissedenlerin malzemecinin odasına gelmeleri ve içtikten sonra da boş şişeşeri de getirmekleri sıkı sıkıya tembihlenir.

Paşabahçe’den çıkıp tarihi Beykoz Spor Kulübünün sahildeki yerine geldiğinin farkına varmadan o operasyonlu anısı uçup gider ve başka anılar belirmeye başlar....ya bizim bir Karşıyakaspor ile oynadığımız maç vardı ya ne de macera yaşanmıştı...

........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder