Kar tatili denince evden çıkmayan bilgisayarlara hapsolmuş,
cep telefonlarındaki onlarca seçeneklerin esiri haline gelmiş çocuklar. Şimdilerde
aileler çocuklarını bu ortamdan uzaklaştırmak amacı ile neredeyse üstüne para
verecek ki çıkıp dışarıda kar ile oynasın. Oysa bizler öyle mi idik? Saatlerce
oynasakda doyulmazdı. Annelerimizin defalarca çağırışları ile evin yolunu
tutardık. Kar eğlencelerine nokta koymanın bir başka zaman dilimi ise çalan
fabrika paydos düdükleri idi. Beykoz’un
can damarı olarak nitelenen fabrikalarından çıkan ilçeyi saran siren sesi. Bir
başka ifade ile babalarımızın artık işten gelmekte olduğunu bildiren uyarı.
O siren sesleri artık mazide kaldı ancak bizler gibi o
günleri yaşayan kuşakların kulaklarından hiç gitmedi . Gün boyu çalışmanın
yorgunluğu ile evinin yolunu tutan babalar o gün kurulmuş ise semt pazarına yok
ise manava uğrar kış mevsiminin doğal
ilaçı niyeti ile tanınan meyvelerini alırlardı. Anneler ise saatlerce
dışarıda bıkmadan usanmadan oynayıp eve dönen çocuklarını köşe başındaki
bakkala gönderip o saatlerde fırından yeni gelen akşam ekmeklerini almak için
dil dökerlerdi. Haa, şimdilerde ise bilgisayar ekranlarından kaldırıp bakkala
gönderebilmek annelerin kabusu olmuş
durumda.
Televizyonların tek kanal olduğu o yıllarda ekranda sıkıcı
bir program var ise değişik alternatiflere yönelinirdi. Ben abim ile kağıt
kalemi alır değişik yarışmalar yapardık. Belli bir sürede o dönemdeki banka
isimlerini, sakız markalarını, gazete adlarını yazardık, seçtiğimiz konuda en
fazla yazan kazanırdı oyunu. Hele ki Banka isimlerini yazdığımız yarışta bu
eğlenceyi defalarca yazmamıza karşın yine de birimiz 3-5 banka ismini yazmayı
unuturduk.
Komşuluk ilişkileri bir başka güzel idi. Anneler arası
mutfak alışverişleri hiç bitmezdi. Kapıyı çalan koşumuzun çocuğu elindeki
bardağı uzatıp-Annem biraz sıvı yağ
istiyor-derken bir sonraki gün biz onların kapısını çalıp-Annem 2-3 soğan istiyor-derdik.
Çalışkan öğrenciler idik çünkü derslerden keyif almayı
yeğlerdik. Aileler arası çocuklarını yarıştırma, onları robotlaşmaya sevk etme
düşünceleri daha ortada yoktu. Paylaşımcılık esastı, cevabı bilinmeyen sorular
için kapı çalındığında kimse kendi çocuğundan ayırt etmez komşu çocuğun da o
konuda başarılı olmasını isterdi.
İşte bu yüzden 70’li 80’li yıllarda çocukluk ve
gençliklerini yaşamış kişilerin yani bizlerin TRT Kanalındaki-80’ler-dizisine
olan yoğun ilgisi mevcut. Evlerdeki mobilyalardan, aksesuvarlardan,
giyimlerden, konuşulan kelimelerden, dönemin tanınmış sanatçı ve eserlerinden
örneklerden yansımalar bizlere ayrı bir tad-heyecan katar.
Ne yazık ki artık fabrika paydos düdükleri çalmıyor, gece
yarılarına kadar ailece yapılan kar eğlencelerine tek tük rast geliniyor.
Şimdilerde çocuklar sanal alemde kartopu savaşları yapıp en fazla puanı kapma
derdinde. Babalar artık kısa mesafedeki fabrikalarda çalışamadığından,
İstanbul’un dört bir yanındaki işyerlerine gidip günde 2-3 saat yol çilesi
çektiklerinden ne bakkala ne de manava gidecek takadi kendisinde bulabilmekte.
Çıkarılan ek kartlar ile bu işi marketler yolu ile eşlerine devretmiş
durumdalar.
Velhasıl devir değişti be dostlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder